Ehl-i hibre nedir ?

Doganbike

Global Mod
Global Mod
[color=]Ehl-i Hibre Nedir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Değerlendirme

Sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle belki tarihî kökeni eskiye dayanan ama anlamı hâlâ günümüz tartışmalarında yankı bulan bir kavram üzerine düşünelim istiyorum: Ehl-i hibre.

Bu kavram, yalnızca bir dönemin hukuki veya idari terimi değil; aynı zamanda bilginin, deneyimin ve güvenin toplumsal olarak nasıl paylaşıldığına dair derin ipuçları taşıyor.

Ama bugünün dünyasında bu kavramı ele alırken, sadece tarihsel bağlamda değil; toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektiflerinden de okumamız gerekiyor. Çünkü “ehil” olmanın, “danışılan kişi” olmanın kimlere tanındığı, kimlere tanınmadığı da bir güç meselesidir.

---

[color=]Ehl-i Hibre: Bilgi, Deneyim ve Ehliyetin Temsili

Klasik anlamıyla Ehl-i hibre, belirli bir konuda uzmanlığı, deneyimi ve bilgisiyle tanınan, toplumun veya yönetimin danıştığı kişilere verilen addır.

Osmanlı döneminde bu kişiler; din, hukuk, zanaat, ticaret veya sanat gibi alanlarda söz sahibi kimselerdi. Onlardan beklenen, bilgiye dayalı adil bir görüş bildirmeleri, yani bir konuda hakikate en yakın değerlendirmeyi yapmalarıydı.

Bugün “Ehl-i hibre” kavramını modern dile çevirdiğimizde, aslında “uzman”, “bilirkişi” ya da “danışman” diyebiliriz. Ancak mesele sadece kelimede değil, kimlerin “bilir kişi” sayıldığı sorusundadır.

İşte tam da burada toplumsal cinsiyet, sınıf, ırk ve kültürel çeşitlilik gibi dinamikler devreye girer.

---

[color=]Toplumsal Cinsiyet Perspektifiyle: “Ehil” Olmanın Cinsiyeti Var mı?

Tarih boyunca “ehil” sayılan kişilerin çoğu erkektir.

Eğitim, meslek ve uzmanlık alanlarına erişim erkeklere daha açık olduğu için, kadınların bilgi üretiminde veya uzmanlık alanlarında temsil oranı da düşük kalmıştır.

Bu durum yalnızca geçmişin bir kalıntısı değil, bugün de birçok alanda sürmektedir.

Kadınlar hâlâ pek çok sektörde “uzman” kimliğiyle görünür olma mücadelesi vermektedir.

Bir kadın bilirkişi, çoğu zaman “duygusal”, “fazla empatik” ya da “taraflı” olmakla yargılanabilirken, aynı davranış bir erkekten geldiğinde “insan odaklı” ya da “karar verici duyarlılık” olarak yorumlanabiliyor.

Oysa bilgiye cinsiyet yüklemek, sadece bireylere değil; bilginin kendisine de zarar verir.

Gerçek anlamda “ehil” olan kişi, hem analitik düşünebilen hem de duygusal zekâya sahip olandır.

Kadınların empatiye dayalı sezgisel yaklaşımları, erkeklerin çözüm odaklı ve sistematik analiz biçimleriyle birleştiğinde, ortaya çok daha adil ve kapsayıcı bir “ehliyet” tanımı çıkar.

---

[color=]Çeşitlilik ve Temsil: Herkesin Sesi, Herkesin Bilgisi

Ehl-i hibre kavramı tarihsel olarak belirli sınıfların, belirli kültürlerin ve belirli kimliklerin ayrıcalığına dayanıyordu.

Yani kim “ehil” sayılacaksa, bunu belirleyen güç de yine toplumun egemen kesimiydi.

Ancak çağdaş dünyada bilgiye erişim demokratikleşti, çeşitlilik bilgi üretiminin doğasını dönüştürdü.

Bugün artık “ehil” olmak, yalnızca akademik unvanla, statüyle ya da soyadla ölçülmemeli.

Bir kadın çiftçi, bir mülteci öğretmen, bir engelli sanatçı ya da bir genç iklim aktivisti — her biri kendi alanında birer “ehl-i hibre” olabilir.

Çünkü bilgi artık yalnızca kitaplarda değil; deneyimde, yaşam mücadelesinde, dayanışma ağlarında ve sosyal adalet arayışlarında da üretiliyor.

Gerçek çeşitlilik, “bilirkişiliğin” sınırlarını yeniden tanımlamaktan geçer.

Bir toplumda farklı seslerin, kimliklerin, yaşantıların bilgisine kulak verilmeden adalet sağlanamaz.

---

[color=]Sosyal Adalet Bağlamında: Bilginin Gücü ve Erişimi

Ehl-i hibre, aynı zamanda bir güç konumudur.

Çünkü kimin bilgisine başvurulacağı, kimin sözünün geçerli sayılacağı; kimin “akıl” olarak görülüp kimin “duygu” olarak etiketleneceği bir iktidar meselesidir.

Bugün bilgiye erişim hâlâ eşit değildir.

Kadınlar, LGBTQ+ bireyler, etnik azınlıklar veya yoksul kesimler genellikle bilgi üretim mekanizmalarının dışında kalır.

Onların deneyimleri “öznel” veya “marjinal” görülürken, erkeklerin, beyazların veya üst sınıfların bilgisi “nesnel” ve “bilimsel” kabul edilir.

Oysa adaletli bir toplumda bilgi tekel olamaz.

Ehl-i hibre olmanın yolu, yalnızca eğitimden değil; yaşam deneyiminden, etik sorumluluktan ve empatik anlayıştan da geçmelidir.

Bilgiyi paylaşmak, yalnızca doğruyu söylemek değil; adaleti inşa etmek anlamına gelmelidir.

---

[color=]Kadınların Empatisi, Erkeklerin Analitiği: Ortak Bir Bilgelik Alanı

Toplumsal cinsiyet rolleri her ne kadar kalıplaşmış olsa da, farklı cinsiyetlerin bilgiye yaklaşım biçimleri birbirini tamamlayabilir.

Kadınların toplumsal etkiler karşısında geliştirdiği empati ve duygusal farkındalık, erkeklerin sistematik analiz yetisiyle birleştiğinde; daha dengeli, daha bütüncül bir bilgelik doğar.

Kadınlar, toplumsal dönüşüm süreçlerinde “hisseden akıl” ile toplumsal adaleti güçlendirirken; erkekler “çözümleyen akıl” ile yapısal dönüşümün kapılarını açar.

Ehl-i hibre olmak, işte bu iki yönü dengeleyebilmektir:

Hem kalpten hem zihinden konuşabilmek, hem duygusal hem rasyonel olabilmek.

---

[color=]Forumdaşlara Davet: Modern Zamanın Ehl-i Hibresi Kimdir?

Sevgili forum dostları,

Sizce bugün “ehil” sayılmak neye bağlı?

Bir diploma mı, bir unvan mı, yoksa yaşanmışlık mı?

Kadınların bilgiye kattığı sezgi ve empati ile erkeklerin sunduğu çözümcül bakış nasıl dengelenebilir sizce?

Ehl-i hibre kavramını yeniden tanımlasak, kimleri içine almalıydı?

Bir toplumda herkesin bilgisine yer açılmadan adalet mümkün mü?

Belki de yeni çağın “Ehl-i hibresi”, bilgiyi tekelinde tutmayan; paylaşan, dinleyen, empati kuran insandır.

Çünkü bilgelik, yalnızca bilenin değil; başkalarının bilgisine alan açabilenin erdemidir.

Ve biz ancak o zaman, hem toplumsal cinsiyet eşitliğini hem de gerçek sosyal adaleti yaşatabiliriz.